Refik Halit’in “Modern apartmanlarda göçebe hayatı” başlıklı yazısı

Modern Apartmanlarda Göçebe Hayatı
Tan Gazetesi, 5 Ocak 1942

Modern apartmanlarda göçebe hayatı

Ben şu fikirdeyim ki önünden geçerken dış süsüne, aldatıcı kunt görünüşüne bakıp da kışa ve yaza karşı koyacak sağlamlıkta yapıldığını sandığımız yeni apartmanların çoğu, çerden çöpten değilse bile mevsimlere uygun, tam bir mimarlık ustalığiyle kurulmamıştır. Once sokaklar, rüzgâr yolları düşünülerek hesaplı açılmamıştır; kaloriferler ise yalnız ısıtma zamanları bakımından değil, tertibat yönünden de kusurludur; ısı derecesi sıfır altına indi mi ocak ne kadar fayrab edilse, kazan fıkır fıkır kaynasa yine, yapının her köşesini istenilen sıcaklıkta ısıtamaz. Paraya kıyılmadığı, sadece gelir düşünüldüğü ve göz boyacılığına önem verildiği için de kara yele göğüs açmış bir çok apartmanlarda dahi çifte cam yoktur ve hamamlar bodur birer radiatör yüzünden, çok soğuk havalarda ferah fahur soyunulup keyfince yıkanılacak halde değildir.


Su tertibatı da ölçüsüzdür; borular vardır, ikide bir tıkanır, taşar. Poyraz tarafından, şayet başka bir yapı örtmüyorsa, içeriye nem de sızar; zaten kötü kıraç ve toz boya ile üstünkörü badanalanmış duvarlardan sıvalar dökülür. Rüzgârla yağan yağmurlar –balkon ve pencere çerçevelerinin kuruyup açılması, bayağı doğramacılar elinde yaş tahtalardan yapılması dolayisiyle– odalara girer; girer değil, bazı kere saldırır, evi sel basar. Vaktinde yetişip önünü almazlarsa yukarıdaki komşunun savsaklığı yüzünden tavan ulanır, alçı kornişler patır patır başınıza iner. Modern adını verdiğimiz sözüm ona “palas” larda kapı ve pencere aralıklarına –eski ahşap evlerdeki gibi– kolalı bez yapıştıranlara veya içi pamuk dolu bumbar çevirenlere de rastlamaktayız. Antreye palmiye saksıları dizmekle, asansör koymakla, tavanların etrafına alçıdan süsler, bordürler çekmekle ve “Güneş girsin! Sıhhat, bol güneş giren evdedir!” diye çocuk kandırırcasına pancurlan atıp binayı, çepeçevrem koca koca camlar gererek sırça saraya benzetmekle kara kışa ve yakıcı sıcağa meydan okunamaz.


San’atın ince bilgisine harfi harfine uyduğumuz, gösterişten fazla sağlamlığa, lüksten ziyade özlülüğe kıymet vermeğe
başladığımız gündür ki yalnız ev mânasına değil, bütün geniş anlamiyle– ortaya bir “yapı., çıkarabiliriz Yoksa “yaya kalırız,
tatar ağası!”,. Yahut “açıkta sayılırız, ustabaşı!..”
REFİK HALİD KARAY

Tan Gazetesi, 5 Ocak 1942

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön