Refik Halit’in vefatının ardından Çetin Altan’ın yazısı

Taha Toros Arşivi, Dosya No: 87-Refik Halit Karay; Akşam Gazetesi, 21 Temmuz 1967

En tersime gelen şey tanıdığım bir ya­zarın ölümü ardından yazı yazmak. Bir yaza­rın ne demek olduğunu bildiğim için onun bir gün kayboluverişinde her yazarı bekleyen sonu bir kere daha somut olarak görmenin acısı çö­küyor içime…

Refik Halit de artık yok işte… Yetmiş kü­sur yıllık yaşama macerası sona erdi. Onun parmaklan dolaşırken canlanan kitaplar, o tuttuğu zaman konuşan kalem ve o yazarken anlam kazanan kâğıt oldukları yerde olduk­ları gibi donup kaldılar. O kitapları başka par­maklar karıştırsa da, o kalemi başka eller tutsa da. o kâğıtlara başkaları yazsa da hiç biri Re­fik Halid’e ait dalga uzunluğundaki sesi ebe­diyen veremiyecekler.

Refik Halit benim çocukluğumun yıldız yazarıydı. İnce uslubu, renkli teşbihleri, ılık samimiyeti ve hafif tepeden nükteli bakışıyla ilk kalem denemelerimizi en etkilemiş olan odur…

Değişmez bir hayalim vardı o tarihlerde. Büyüyecektim, yazar olacaktım. Refik Halitle açık bir arabada gezmiye gidecektik. Bir de saçları rüzgârda uçan sarışın bir sevgilim ola­caktı aramızda…

Nedense yüreğimi pek okşardı bu hayal.Geçen yıl Refik Halit’le bir dâvada bilir­kişi olmuştuk. Dönüşte arabayla evine bıra­kırken kendisini gülerek bu eski çocukluk ha­yalinden bahsettimdi…

— Saçları uçan sarışın eksik kaldı, de­mişti.

Bunca hır gür arasında kendime sakladı­ğım tek çocuksu fiyaka galiba okuldayken im­rendiğim hayattaki Türk yazarlarının hepsiyle sonradan dost olmuş olmamdır. Gazeteciliğin bana verdiği en süslü armağan bu oldu. Ben­den önceki kuşakların en parlak imzalarıyla yıllarca beraber çalıştım, Refik Halit’le de birlikte yazı yazdığımız dergiler vardı.

İlk defa Ankara Palas’ta karşılaşmıştık. Bana haber göndermiş, tanışmak istediğini söylemişti. AKŞAM ‘da ilk yazılarım çıkıyordu o tarihte. Uça uça gitmiştim. Olduğumdan da­ha fazla görünmek ve kendimi beğendirmek sıkıntısı içinde yalan yanlış Arapça cümleler de sıralamıştım. Genç, rahat bir yazar yerine acemi bir çocukla karşılaşmaktan biraz hayal kırıklığı duyduğunu sezmiştim. Sohbet edecek bir konu bulup kaynaşamamıştık. Uzun yıllar sonra Ulunay’ın minyatür çift­liğinde buluştuğumuz zaman artık hava baş­kaydı. Meselelerimiz, düşüncelerimiz açık ve seçikti. Ve tek bağlantımız kendisinin lezzeti­ne doyum olmaz düşünce bohemindeki özlü ve emin sanatçılara has hudutsuz fantezilerinden benim de zevk almamdı.

Refik Halit devri yazarlığı, olaylar karşı­sında duyup, görüp sezdiğini en güzel anlatma sanatıydı. Bizim devrimizde ise yazarlık toplumları mutlu kılacak doğruları bulma çabası olmuştu. Ve bu doğrular iktisat kuralları­nın merkezlerine yöneliyordu.

Bir gün Refik Halit’le konuşurken boyu­na istatistikler sıralıyor ve Türkiye’nin neden geri kaldığının iktisadi tablosunu çizmeye çalışıyordum”. Refik Halit:

— Benim için öyle değişik ve yabancı şey­ler söylüyorsun ki, ben bunlan hayatımda bir defa dahi düşünmedim demişti.

Osmanlı ve Meşrutiyet devri yazarının işi değildi bu… Onlar istidatlan, zekâları ve üs­lûplarındaki hünerlerle sadece güzel anlatmıya önem verirlerdi. Politikaya hevesleri ise ki­şisel heyecanlarından ve çevre bağlarından doğmuştu. Ne sosyolojiyle, ne de iktisadi bir radikalizmle ilgileri yoktu.

Bizim kuşağımızın yazarları güzel anlat­madan çok, doğruyu anlatmıya yöneliyorlar ve bunu da bilimsel bir süzgeçten geçirerek toplu­mun mutluluğu için metod araştırmalarında kullanıyorlar. Ve bu araştırmalar Refik Halid’in vaktiyle yazdığı «Memleket Hikâyeleri» ndekl gerçekleri çok daha ayn bir açıdan ve nedenleriyle değerlendiriyor.

Bu farklar Refik Halid kuşağı ile aramız­da çok kesindir Ve onlann son temsilcisi çok daha Cumhuriyetçi görünmesine rağmen kötü bir batı Burjuvazisi özlemciliğinden öteye geçemiyen. bunun için de çok daha alaturka ka­lan Falih Rıfkı’dır.

2000 yılına doğru yirminci yüzyılı tanımış eski kuşağa mensup Türk yazarlarından ne ka­lacak diye düşünüyorum. Refik Halit’den «Memleket Hikâyeleri» ve malzeme olarak bazı anılar. Falih Rıfkı’dan da yeniden değerlendi­rilmek şartıyla yine malzeme olarak Mustafa Kemal’e alt bazı gözlemler kalacak belki..

Topluma karşı çok ilgisiz ve bilinçsiz ol­malarına rağmen benim onlara karşı saygı ve sevgim eski ve yeni bütün sakat yargılarını da bilerek sanatçı olmalarından gelmektedir. Ya­şadıkları devir icabı daha fazlasını bilemezler­di. Üslûplarıyla bunu örtmüş, bilir gibi gö­rünmüşlerdi ama bu o devirde her yazarın az çok büründüğü bir havaydı.Refik Halit dün akşam toprakta yattı,Türkçeyi çok güzel kullanmış zevkli bir Türk yazarıydı.

Biz ondan çok şey öğrendik, ama Türk halkı ne öğrendi onu bilmiyorum.

Taha Toros Arşivi, Dosya No: 87-Refik Halit Karay; Akşam Gazetesi, 21 Temmuz 1967

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön