Refik Halit’in “Her yaştakinin okuduğu muharrir” başlıklı yazısı

Refik Halit'in, Jules Verne'ü zevkle okuduğunu, ailesinin de bu zevke eşlik ettiğini söylediği yazısı.
Tan Gazetesi, 26 Mart 1942

Her yaştakinin okuduğu muharrir

Dokuz yaşındaki küçük oğlumun elinde yeni harflerle, bende eski harflerle, eşimde Fransızcası, üçümüz – hamdolsun kalöriferli olmadığı için epeyce sıcak bulunan odamızda – aynı muharrirden birer eser okuyoruz. Üçümüz de dalmışız, memnunuz, lezzet içindeyiz. Oğlum, cenup Amerikası ucunda bir küçük adada, kendi yaşındaki çocuklarla birleşmiş, büyük adamların güç başaracakları işleri yapıyor; eşim, gözlerinde Afrika elmas ocaklarında bulunmuş 432 kıratlık bir pembe pırlantanın ışığı, oradaki didişkin hayatın esrarını yaşıyor; ben, sadık ve sevimli bir uşakla eski Çindeyim ve Hindistan ormanlarına dalmak üzereyim.

Okuyoruz; durmamacasına gezip neler öğreniyoruz: Ansiklopedik bir sürü malûmattan başka en korkunç olaylar karşısında soğukkanlılığın, mertliğin, yılmazlığın lüzumunu… Arkadaşlıkta vefakârlığı, aile hayatında tutum ve onuru… Vatansever ve ahlâklı yetişmenin bu okuduğumuz eserler, kendi çığırında bir dâhinindir; çevrilmediği dil kalmamıştır; mılyonlarcası, elden ele bütün dünyayı – anlattığı hikâyelerdeki şahıslar gibi – dolaşmış, girmediği yer bırakmamış, en kültürlüsünden yarı vahşisine kadar her insanı alâkalandırmış, faydalandırmıştır.

Yukarıda yazdığım gibi bin daha dokuza basmış, öbürü otuzu bulmuş, sonuncusu elliyi aşmış üç insanı – çocuğu, genci ve yaşlıyı – memnun bırakmak için bu eserlerin bam başka bir kıymeti olsa gerektir. Şu noktayı da unutmamalı: Bahsettiğim yaşlının bugüne kadar her bahisten okuduğu kitaplar bir araya toplansa ancak bocurgatla kaldınlabilir ve kamyonla taşınabilir. Orta yaşlı ise Duhamel’i de, Gıde’i de okuyan, anlayan kısımdandır. İşte Jules Verne budur. Geçen hafta ileri sürdüğüm bir fikri destekliyen muharrir arkadaşımın dediği gibi Maarif Vekilliği onun eserlerini bir boyda, aslındaki resimleriyle, tertemiz bastırıp okullara dağıtmalı. Halkevlerine yaymalı ve serideki ilk kitabın başında da – neşir âlemimizin Ahmet Mithatla beraber en büyük hocası olan – Ahmet Ihsan Tokgöz’e karşı bizim neslin, yani bugünkü çocuk babalarının beslediği saygı ve şükrana da parlak bir yer ayırmalıdır. Hasan Ali Yücel’in bunu da başaracak değerde, kadir ve kıymet bilir bir maarifçi olduğunda kimin şüphesi var ki…

REFİK HALİD KARAY

Tan Gazetesi, 26 Mart 1942

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön