Peyami Safa’nın “Kadın asker olabilir mi?” başlıklı yazısı

Akşam Gazetesi, 8 Kasım 1933

Kadın asker olabilir mi?

 

İstiklâl Harbinde genç bir kızdan mektup almıştım. Asker olarak mücadeleye girmek istediğini bildiriyor ve fikrimi soruyordu. Gazeteme “Bizim Jan Darklarımız” başlıklı bir fikra yazdım ve şahsını hiç tanımadığım bu kızı teşvik ettim. Bir mektup daha yolladı. Çocukluğumdanberi bozulmıyan bir itiyatla, bana gelen bütün mektuplar arasında bunu da saklamışım. Dosyasından çıkarıyor ve size bazı parçalarını okuyorum:

“Ahir ömründe sevgili ana vatanımız Anadolunun her tarafını dolaştıktan sonra, memleketinin güzelliklerini anlata anlata bitiremiyen merhum bir zabitin, vatanına iki evlât bırakarak ebediyete mütehassiren giden bir askerin kızıyım. Babamın bana ve kardeşime telkin ettiği vatan aşkı, intikam hissi ilâhî bir ateştir. Sönmez, muharrir bey, sönmez. Fakat ne çare ki kardeşim küçük. Ben ise İstanbulun ana vatan için analar yetiştiren valide ocaklarının samimi havasında, mabedi duvarları arasında, Anadolu harbinin heyecanlı haberlerile titriyorum, Evet, elimden başka birşey gelmiyor. Ve böyle yalnız titriyorum. Gene tekrar edeceğim: Ben tahsilimi, kendimi, herşeyimi feda etmeliyim. Mütevekkil, bayrağıma sarılıp kimseyi dinlemiyen mütevekkil bir yolcu olmalıyım, İstiklâl Harbine gitmeliyim, değil mi? Çünkü ailemde düşmana karşı çıkacak benden başka kimse yok.

İmza: Bir inas sultanisi talibatından S. T.”

Onu teşvik eden bir yazı daha yazdım. Ne yaptı, bilmiyorum. Fakat bu mektuplar, en azından şunu ispat eder ki İstiklâl Harbinde, cephane taşıyan Anadolu kadınlarile beraber İstanbul kızları ve lise talebesi arasında da sinemaya değil, cepheye gitmek istiyenler bulunmuştur. İstanbul ve Kandilli kız liseleri talebesinde uyanan askerlik iştiyakı bende bu hatırayı diriltti. 

‘Kadın asker olabilir mi?’ sualine ciddi bir cevap aramağa kalkıyorsak, gene mücerret kelimelerin ihanetine uğramamak için, iki sual daha soralım: 

‘Hangi kadın?’ ve ‘Nasıl asker?’ Eğer kadından maksat, kucağında iki emzikli çocuk ve dizinin dibinde üçer beşer yaşında birkaç yavru daha bulunan ana ise; askerden maksat ta cephede ateşe karşı duran insansa, cevap menfidir: Kadın asker olamaz.

Fakat, kadından maksat, herhangi bir sebeple aile teşkil etmemiş, erkekler gibi dışarı hayatın mücadele şartlarına intibaka hazırlanan bir genç kız veya dulsa; askerden maksat ta, levazım hizmetinde çalışanlar gibi ordunun geri ihtiyaçların temin edenlerse, cevap müspettir: Kadın asker olur.

Bu manada kadın zaten biraz askerdir ve ordunun geri hizmetlerinde çalışmış kadınlarımız pek çoktur; fakat kendilerinin Hilaliahmer gibi müesseselerden alınarak resmen orduya sokulmaları düşünülebilir ki, bu da, nihayet, bir teşkilât ve üniforma farkından baska hicbirşey ifade etmez.

Bunun haricinde, kadın bütün manasile orduya alabilmek için memedeki çocukları da asker yapmak ve haki renkte birer kundağa sokmak lazımdır. 

Peyami Safa, Cumhuriyet Gazetesi, 8 Kasım 1933

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön