Refik Halit’in “Yıkıp satıcı servetler” başlıklı yazısı

Refik Halit'in "Yıkıp satıcı servetler" başlıklı yazısı
Tan Gazetesi, 23 Eylül 1942

Yıkıp satıcı servetler

Enkaz satışının bir binayı sapasağlam salmaktan daha kârlı olduğu, arsalarını parçalara ayırarak büyük konaklardan, köşklerden ve yalılardan daha ziyade faydalanıldığı şu sırada İstanbulun eski ve değerli yapılan büyük bir tehlike geçirmektedir. Şimdiki tâbiriyle ölüm kalım tehlikesi! Bereket ki belediye bir karar almış. Yıkıcıya verilecek binalar için ayrı bir izin çıkarmak. İzin çıkarmadıkça hiçbir binanın tek taşına, tek tahtasına dokunmamak… Eğer bir bina değerli, güzel ve tamir ile ıslâhı mümkün ise muhafaza olunacak. Karar pek yerindedir; hatıra gönüle bakılmadan bütün kuvvetiyle yürütülürse şehir için büyük bir kazançtır.

Meselâ —farzedelim ki— Caddebostanındaki Ragıp Pasa köşkünü veya Boğaziçinde bilmem hangi Mollanın yalısını ben satın aldım [daha doğrusu ve herhalde benden başka birisi satın aldı!] Bir de hesap ettim ki binayı yıkıp da mermerlerini, selsebillerini, kurna, çeşme veya tahta üzerine işlenmiş altın yaldızlı tavan süslerini, sütunlarını, taşını, tuğlasını, parmaklıklarını, hem pahada, hem yükte ağır nesi var nesi yok, hepsini ayrı avrı piyasaya sürersem verdiğim parayı çıkartacağım; hele arsasını parçalara ayırıp satarsam hem bir misli kâr edeceğim hem de en seçme yerine, kendi zevkime kübik bir ev kuracağım. Durur muyum? Evet, ben durmam: fakat belediye durduracak! Zira o köşk ve o yalı şehrimizin göz alışmış, göz süsleyici, alımlı şanlı, geçmiş devirleri canlandıran bir yapısı, şehri yenilik çiyliğinden kurtarıp ona, pek uzak zamanlara alt olmasa da yine mazisini hatırlatan bir manzarasıdır. Bunların bir kısmı da adını söylediğim şatomsu köşk gibi sapasağlamdır; ahşap göründüğü halde “taşkır”, yani kârgirdir Her balta inişinde yere gökün. çelik döğülürcesine sert ve keskin seslerle zonklıyacağına, feryad dünyayı tutacağına, bunun maziye yapılmış bir suikast olacağına şüphe yoktur.


Zaten ben su fikirdeyim ki koca koca malikâneleri ele geçiren büyük servet sahipleri servetlerinin icabına göre yaşamağı ve o binaları şenlendirmeği göze almalı, her işte kâr, ticaret, menfaat hırsına kapılmamalıdırlar. Çökmeğe yüz tutmuş dede yadigârlarına yeniden çeki düzen vermek, bunların çoktandır sönmüş ışıklarını tekrar sulara ve bahçelere aksettirerek bir sürü sünepe. yerden yapma ev dizileri öreteceklerine —Avrupa zenginlerinin yaptıkları gibi— eski azametli yapılan hayata ve nura kavuşturmak suretiyle kazandıkları parayı kazanılan memlekette beycesine yemek milyonerler için bir yurd ve bir şükran borcudur, sanıyorum.
REFİK HALİD KARAY

Tan Gazetesi, 23 Eylül 1942

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön